Konuk Yazar: Turşu
Bu zamana kadar neden görücü usulüne karşı mesafeli olduğumun diğer bir sebebi de kendimi anlatamayacağımı düşünmemdi.
Bu zamana kadar neden görücü usulüne karşı mesafeli olduğumun diğer bir sebebi de kendimi anlatamayacağımı düşünmemdi.
Konuk Yazar: Turşu
O gün ölmedim evet. Tek farkım oydu sanırım. Toplumun sandığı gibi hayır demiyor değiliz. O ‘‘HAYIR’’ sözcüğünün hayır olmadığına inanan çok insan var.
kendi bireysel tarihlerimiz, kadınlar olarak her birimizin biricik yaşamları özgecan’dan münevver’e, ayşenur’dan ikbal’e çözmesi mümkün olmayan düğümlerle bağlı.
Akıllı da olsa deli de olsa, cahil de olsa eğitimli de olsa, erkeklerin kadınları kendileriyle eşit, eşdeğer, aynı insani vasıflara sahip görmediği bir dünyada, kadınlar her zaman harcanabilir olur.
Çok güzel ifade etmişsiniz düşüncelerinizi ve sonunda da doğru bir soru sormuşsunuz bence;
” Hayallerimiz, arzularımız, beklentilerimiz üzerine söz açmak istedim biraz da zira evlilik, çoluk çocuk sonrasında yaşanılan hayal kırıklıklarının bu dönemlerden önce kurulan hayallerle hiç mi ilişkisi yoktu?”
Kilit sorulardan biri ve yine anahtar elimizde. Sadece hangi anahtarı seçeceğimizi karıştırır olmuşuz çünkü bir tomar anahtar toplamışız ya da elimize tutuşturulmuş aman bu da lazım olur diye.
Evlilik öncesi uzun yada kısa ki artık genelde daha uzun bir zaman dilimini kaplıyor ve hayata dair daha çok şey bilir ve bilmez oluyoruz. Bildiğimizi sandığımız her şey daha çok kafa karışıklığı demek. Dışarıya, başkalarına bakan gözlerimizi artık kendimize çevirmeyi unutuyoruz adeta. Başkaları için birileri için okuyor,çalışıyor, yazıyor, evleniyor, çocuk doğuyor, gündem takip edip, saflar seçiyoruz. Hep gözümüz neler olduğunda. ” Ne derler, nasıl olurlar” bir sürü putu devirmemeye çalışarak kendimize dar ettiğimiz dünyada ferah ferah yaşadığımız yanılgısını körükleyecek ne varsa oraya koşuyoruz.
Evlilik korkulacak bir şey haline geldi bu yüzden. Annelik de öyle.
Mükemmel anneler, mükemmel çiftler, adamlar, kadınlar kusursuz ve eksiksiz yaşamlar….Öyle birileri var sanıyoruz. Ya da olabilir yanılgısıyla beklentisiyle kendimizden de karşımızdakilerden de çok şey bekliyoruz.
Evlilik hiç sürtüşmesiz aşk dolu anlar sanıyoruz. Yok yahu, bildiğin ev halidir evlilik. Kasacak bir şey yoktur. Eksiklerini bir araya getirip koca dünyaya karşı sırt sırta o eksiklerden tam yapmaktır. Bunu da zamanla öğrenirsin hatta kadınlar belki biraz da öğretir. Çocuklarla büyünür ve muhteşemdir o düşüp kalkmalar.
Yaşadım demenin tek yolu o düşü kalkmalardır zaten.
Hesaplı planlı kontrol altında tutulabilir şeyler değildir hayat, evlilik ve çocuk. Doğaldır yani.
Ve güzeldir ve aslında o kadar da zor değildir, hatta gittikçe anlamlanır zevklenir kolaylaşır.
Toz pembe değil, rengarenktir. Kavga ettikten sonra barışmak da güzeldir.
Koca dünyada tek başına yapılacak yolculuk ne kadar ıssızdır oysa.
Hayat arkadaşı olmak mesele. Arkadaşlarla nasıl tanıştığımızın bir önem var mı? Hatta görücü usulü tanışırız çoğu arkadaşla.
Adının ne nemi var, başlangıcında nelerin vesile olduğunun ve buna verilen adların ne önemi var. İnternetten tanışmak internet görücülüğü değilmidir mesela.
Evlilik öncesi hayaller amaçlar niye bu kasar ve mutsuz eder hale geldi ve daha ilginci bütün hayaller aynı. Gençlerin hayalleri de copy paste olmaya başladı sanki. Tabi ki istisnalar var.
Kısacası üzerinde düşünmeye değer şeyler ve iyi bir vesile yazısı.
Kuzum korkmayın sanat için sanat gibi evlenmek için evlilik yapılmasa da “niyet” evlilik olmalı bismillah deyip yola çıkmalı. Gerisi olur yahu olur. Olur dersen olur. :)
Selam ile.
anna, turşu kadar güzel yazmışsın ☆
evlilik konusunda senin fikirlerin gibilerini oluşturabilecek kadar şanslı olmayı dilerim Reçel kızlarına. ya da tüm kızlara.
çok teşekkür ederim :)
aslında sormak istediğim tüm o mükemmellik beklentilerinden, planlardan hesaplardan sıyrılmak mümkün değil miydi. yani evlilik de evlenmemek de olağan şeyler. evliliği, eş olmayı, anne olmayı bu kadar olağanüstü duruma getirmek hepimizin başına dert gibime geliyor :) işte eskiden çok olağan görülen görücü usulü de gitgide o olağanlıktan sıyrılmış gibi, en azından benim için öyleymiş, halbuki dediğiniz gibi arkadaşlıklar da düşününce görücü usulü kurulabiliyor :)
‘hiç evlenmek için evlenmeye kalkışılır mıydı? ‘
‘kimin nasıl daha mutlu olacağına dair nasıl bu kadar net konuşabiliyorduk?’
yazacak çoookça kelimeler var ama özce, ellerine sağlık turşu ☆
[…] Reçel Blog’da bugün görücü usulü evlilik bir farkındalık konusu olarak ele alınıyor: tıklayın […]
Sonuç olumlu olsaydı, kafamdaki milyon şeyi yerle bir edecekti bu yazı.
Gene olmadı. :/
:) bence görücü usulünü “normalleştirmek” de bir şey. gerisi nasip :)
Ah kafadaki milyon şeyi yerle bir etmek bir yazı kadar kolay olsaydı keşke… Eline sağlık Turşu.
Kısaca kendime kıyamıyorum öyle kıymetliyim ki desenize bayan reçeller
“evlilik, çoluk çocuk sonrasında yaşanılan hayal kırıklıklarının bu dönemlerden önce kurulan hayallerle hiç mi ilişkisi yoktu?”
cevap: çok ilişkisi vardı.
çok güzel yazmışsınız, elinize sağlık.
buradan yürünür başka yazılar da yazılır.
Başlığı da şöyle olur: Hayaller Rakım Efendi, hayatlar Felatun Bey. Aslında iki zıt dizi karakteri kullansak daha iyi olur, oradan da dizilerin hayallerimizin üzerindeki etkisine falan gelebiliriz, oradan yürümeye devam edebiliriz.
Rakım Efendi, Felatun Bey üzeriden de devam edip, edebiyat eserlerinin hayallerimize etkilerinden, dolayısıyla evliliğimize etkisinden bahsedebilriz. Öyle de yürünür, olur bak.
Ay, onu bunu bırakalım da, The Notebook’taki Noah’ın çıtayı nasıl yükselttiğinden mi dem vursak napsak? Genç kızlarımız Noah’tan sonra kime varıp da mutlu olacak, deriz. İşte bunlar hep dış mihrakların oyunu, der bitiriveririz orada yazıyı.
Ordan yürü, burdan yürü bir yere kadar.
En sağlam evlilikler görücü usulü ile olan evlilikler neyse boşverin canınız sıkılmasin
:)