Konuk Yazar: Aşık Bahrure
Hikayemiz –Kualalumpur- köyünün sakinleri arasına geçmektedir. Üç kadın öğretmen, zihnen iktidara muhalif kişilerin yoğunlukta olduğu bir köyde çalışmaktadır. Köylü yakılmış köylerine yıllar sonra dönmüştür ve tüm köy akrabadır. İçlerinde imam ve öğretmenler dışında yabancı yoktur. İmam köyde ikamet etmektedir ve çocukları okula devam etmektedir.
Öğretmenin okula gelmesiyle imamın tahtı sallanmaya başlamıştı. Çok bilen, danışılan, izlenilen, merak edilen yalnız kendisi değildi; imamın iktidarına ortaklar çıkmıştı. Bu durum kendisini rahatsız etmeye başlamıştı. Köylünün kendisine gösterdiği müsamahayı öğretmenlerden de beklemekteydi. Kendini köylünün üstünde görmekte ve aynı muameleyi öğretmenlerden de istemekteydi. Kızının çantasını köydeki diğer çocuklara taşıtıyordu. Bu öğretmenlerle arasında çıkan ilk kıvılcım olmuştu. Buna itiraz eden okulun öğretmeni bu duruma müdahale etmişti. İmam bu durumdan rahatsız olmuştu. Eşini evinin bahçesine çıkarmazken, evinin çöpünü köydeki çocuklara döktürüyordu. Kendisi köyün bütün kadınları ile konuşmayı kendine caiz görüyordu ama eşi kendisi olmadan tek bir eve oturmaya gidemiyordu. Kendisi ise bütün heybetiyle(!) ev gezmelerinin onur konuğuydu . Okula gidip öğretmenlere akıl vermeye başlamıştı.- Kendi kızı erkeklerle oturmasındı, en çalışkan kimse onunla otursundu- öğretmen itiraz etmişti:
“Çocuğunuzu cam fanuslarda yetiştirmeyi düşünmüyorsunuz değil mi? Bunlar daha 8 yaşında çocuk. ‘’
Öğretmeni her seferinde üst merciilere şikayet etmekle tehdit ediyordu. Çünkü imam köyde devletti. ERKEKTİ. Köyün sakinleri ne kadar görünmez ve ötekiyse köyün imamı o kadar kamusal o kadar görünürdü…
Okula yardıma gelen köylülere okula parasız mı yardım ediyorsunuz diyecek kadar da gözünü para bürümüştü. Oysa herkes bilir köyde her iş imece ile yapılır kadın erkek yoktur köylü, emekçi vardır. Kadın erkek omuz omuza çalışır. Ve bu örnekte bir de öğretmenler kadındır ve imamın tahtını sarsarlar. Cami için az sayıda destek gösteren köylü, okul için seferber oldu. Sapına kadar erkek olan imamın tahtını kadınların direnişi yıktı. İmam öğretmenleri şikayet etmekle tehdit ederken kendi kuyusuna kendi düşmüştü.
Hikayemiz burada bitiyor. Yalnız, bu hikayede anlatılanlar hayal ürünü değil, bu hikayeyi bizzat ben yaşadım. Geçen sene bir erkek bir kadın çalışıyorduk. Köylü ile benden daha önce bu köyde çalışan diğer öğretmen irtibat kuruyordu. Erkek öğretmenin gitmesiyle yerine kadın öğretmen verildi. Okulda boyayı kendimiz yapıyor, sobayı kendimiz yakıyoruz. Bu bizim işimiz. Kadın ya da erkek işi değil. Köyün imamı sürekli bizi baskılamaya, bizim üzerimizden köylüye kurduğu tahakkümü güçlendirmeye çalışıyordu. Zor da olsa biz kadınlar kazandık… Kadın ve erkeğin köyde, tarlada, çarşıda, pazarda, okulda birlikte çalıştığı birlikte var olduğu zamanlar duasıyla. Allah adil olanları sever.
Gönlünüze sağlık, meşruiyetini dine dayandırmaya çalışan zorbalara karşı hep mücadeleyle yaşamaya devam etmemiz ümidiyle.
Ha Kualalumpur ha Anadoluda bir köy, ne kadarda benzer :)
Bunların şehirli versiyonu var birde.Altında çalışan memuruna mobbing uygulayan, kendi karısını evden çıkarmadığı için onların enden orda olduğuna anlam veremeyen. ısrarla abla diye hitap eden.
Sizinde işiniz zor hem ev hem çocuk hem iş diye alttan alta laf soktuğunu zanneden.